Birinin kalbini kırmadan, bu Japon icadını mutlaka öğrenin! - BalkayaTV

Birinin kalbini kırmadan, bu Japon icadını mutlaka öğrenin!

Hamdi Genç / Pertev Ajans
***
Japon bilim adamı, Su moleküllerinin kendisine dinletilen seslere, güzel veya kötü sözlere, İslam ve diğer dinlere ait dualara karşı nasıl tepki verdiğine ve nasıl şekil aldığına dair bir araştırma yaptılar. Bilim adamları, Su moleküllerinin dualara ve özellikle Kuran sesine karşı nasıl tepkiler verdiği çerçevesinde İslam dini üzerine de bir araştırma yaptıklarını açıkladılar. Kuran okunurken, yani Kur’an sesi dinletilen su moleküllerinin en doğru ve bilimsel olarak en mükemmel dizilime kavuştuğunu tespit ettiler!

Japon bilim adamı Masaru Emoto, su molekülleri üzerine yaptığı araştırmalarda Kuran okunurken veya ezan okunurken, sudaki moleküllerin meydana gelen ses titreşimleri sonucu mükemmel bir altıgen dizilime ulaştığını saptadı.

Japon bilim adamı Emo, Mısır’a giderek Kahire Üniversitesi’nde yaptığı araştırmanın sonuçlarını bilim insanları ile tüm dünyadaki meslektaşları ile paylaştı.

KUR’ANIN ŞİFA VE RAHMET KAYNAĞI OLDUĞU “MOLEKÜLER” AÇIDAN İSPATLANDI

Japon bilim adamı Masaru Emoto’nun yaptığı araştırmalara göre Kuran okunurken veya hoca ezan okurken, sudaki moleküller meydana gelen farklı ses titreşimleriyle bilimsel açıdan mükemmel bir dizilime ulaşıyor.


Japon bilimadamı Kuran sesi dinletilen su moleküllerinin en mükemmel şekile ulaştığını açıkladı.

Japon bilim adamlarının açıklamalarına göre: insan vücudunun yüzde 70’i de sudan oluşması sebebiyle, Kuran okurken veya dinlerken insanın huzur bulması ve bazı hastalıklardan şifa bulmasının bu sebeple olabileceği ifade ediliyor.

Mısır devlet televizyonunda Japon bilim adamının elde ettiği bulgular farklı alanlarda faaliyet gösteren profesörler tarafından tartışmaya açıldı. Kuran okunurken suyun moleküler açıdan nasıl değiştiğini tartışan bilim insanları, insan vücudunun yüzde 70’inin sudan oluştuğundan yola çıkarak, İslam dininin bilimsel açıdan en doğru din olduğu sonucuna vardı.

Ayrıca Kuran okuyan ve Allah’a duan eden insanların huzur ve mutluluk duymasının sebebinin de bu durum olduğu ifade ediliyor.

Bu konuda daha fazla bilimsel araştırmalar yapılması gerektiğine vurgu yapan akademisyenler, Kuran sesinin su moleküllerini değiştirmesi ve mükemmel bir dizilime ulaştırması ile ibadet edenlerin şiddetten uzak durması arasında da bir bağlantı olduğunu savunuyor.

SÜRAHİDE VEYA BARDAKTA DURAN SU ŞİFALI BİR İKSİR OLABİLİR!

Uzmanlar, bu araştırmanın sonuçlarına göre yapılan değerlendirme sonucu sesli olarak Kuran okunan bir odada bulunan bardak veya sürahi içerisindeki SU’yun şifalı bir iksire dönüşeceğini ve başka sesler dinletilmeden ve moleküler dizilim bozulmadan içilmesinin insan vücudunda bir çok faydalı ve şifalı tesirler göstereceğini belirtiyorlar. Kuran sesi dinletilen SU, moleküler dizilimin Kuran sesinden etkilenerek mükemmel dizilime ulaşması sonucu şifalı bir iksire dönüşüyor.

BİR İNSANIN KALBİNİ KIRMADAN ÖNCE BU ARAŞTIRMANIN SONUÇLARINI TEKRAR DÜŞÜNMEK GEREK!

Aksi tesir gören yani kötü sözler dinletilen SU moleküllerinde ortaya çıkan çirkin ve dağınık görünüm sonucu kalbi kırılan insanın vücudunda yer alan %80 oranındaki SU molekülleri de insanın belli hastalıklar yaşamasına sebep olabiliyor. Mide ağrısı, kalp çarpıntısı, ishal vb. hastalıklar bu duruma örnek olarak çoğu kişinin zaman zaman sıkıntılı dönemlerde yaşadığı hastalıklar olarak dikkat çekmektedir.

Peygamberimizin, “Bir müminin kalbini kırmak, 72 kere KABE’yi yıkmaktan daha ağır, daha kötü bir iştir.” sözü Japon bilim adamlarının ortaya koyduğu bu bilimsel araştırmaya da işaret ediyor gibidir…

(Yukarıdaki Resimde SU moleküllerinin kendisine söylenen olumlu veya olumsuz sözler karşısında – Dinletilen müzik veya Kuran sesi karşılığında nasıl çirkin veya güzel moleküler dizilime ulaştığını, görüntüler oluşturduğuna dair mikroskoplarla çekilen fotoları izleyebilirsiniz.)

Suyun Hafızası Var!

Aslında su moleküllerinin çevrelerindeki olumlu veya olumsuz ses ve görüntülerden son derece hassas bir şekilde etkilenerek moleküllerinin inanılmaz derecede değişik görüntüler kazandığı geçtiğimiz yıllarda yapılan araştırmalarla tespit edilmişti.

Fransız bilimadamı Dr. Jacques Benveniste yaptığı araştırmalarda DNA hücrelerinin belli bir frekansta foton (ışık) yaydığını, farklı hücrelerin farklı frekansta titreştiğini, farklı titreşimdeki iki hücre yan yana geldiğinde yeni bir frekans oluşturup birlikte bu frekansta titreşmeye başladıklarını ve elektro manyetik dalgalar ile bir çağlayan yaratıp ışık hızında yolculuk ettiğini keşfetmiş. 1980’lerde başlattığı çalışmalarında suyun hafızası olduğunu anlamış. Suya bir madde ekleyerek bunu 1 milyon kez sulandırmış ve özel bir alet ile aşırı hızda sallayarak o maddenin yok olacağını tahmin etmiş ama hala maddenin suda mevcut olduğunu görünce deneylere defalarca milyonlarca kez daha sulandırarak devam etmiş. Ancak ne kadar sulandırsa da suyun içine en başta eklenmiş olan maddenin yok olmadığını tespit etmiş. O zaman suyun yüklenen maddeyi bir şekilde hafızaya kaydettiğini anlamış. Bir başka deneyinde suya bir zehir yerine sadece zehirin frekansını yüklemiş ve aynen zehirin kendisi eklenmiş gibi içine koyulan sinekleri öldürdüğünü görmüş.

Unutmayalım ki; insan bedeninin %85’i sudur. Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız. Şeklimizi, sağlığımızı ve hayatımızı biz oluştururuz. Yaşam muhteşem bir enerjisel danstır, frekansların uyumu, birleşmesi, çatışması, aşağı-yukarı, sağa-sola, zıt yönlere dalgalanmasının dansı.

“İÇİNDE SU OLAN ŞİŞENİN ÜSTÜNE YAZILMIŞ VEYA SÖZEL SÖYLENMİŞ OLAN SÖZCÜKLER, DÜŞÜNCELER, SUYA ÇALINMIŞ OLAN MÜZİK VEYA OYNATILMIŞ FİLM İLE SUYUN YAPISAL ÖZELLİĞİ DEĞİŞİR.”

Masaru EMOTO

Japon bilim adamı Emoto’nun çalışmasında somut kanıtlarla insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncesinin, kelimelerin, fikir ve müziğin, hatta son yaptığı çalışmalarda suya oynatılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı dolu trilyonlarca odacıktan oluşur.

Çan sesi dinletilmiş bir su molekülü ve besmele dinletilmiş bir su molekülünün aldığı farklı şekiller görenleri hayrete düşürüyor…

Yaşamımızın kalitesi vücut sıvımızın kalitesi ile doğrudan bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Fakat değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şekli de değişir. Çevreden aldığı enerji veya titreşimler suyun moleküler şeklini değiştirir. Bu anlamda su sadece görsel olarak çevresel durumu yansıtmaz, aynı zamanda moleküler anlamda da yansıtır.

Bay Emoto görsel anlamda bu moleküler değişimi belgelemekte. Su damlacıklarını dondurup fotoğraf çekme kapasitesi olan bir karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan çalışmalar çevresel etkilerin suda yarattığı moleküler değişimi açıkça ortaya koymakta.

Bay Emoto dünyanın değişik kaynaklarından alınan ve değişik durumlarda olan suyun kristalize şekillerinde birçok büyüleyici farklılıklar keşfetmiş. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel geometrik şekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu yerlerden alınmış kirli ve toksik su ve su borularında, depolarda bekletilen durgun su kesin olarak şekilsel bozukluk ve rastgele oluşmuş kristal şekiller oluşturuyor .

Resim bölümümüzdeki fotoğraflar suyun inanılmaz yansıtmalarını gösteriyor. Su aslında canlı ve her duygu ve düşüncemize tepki veren bir madde. Suyun, çevresindeki titreşim ve enerjiyi kolayca kopyaladığı açıkça ortada. Su, bir şey söylendiğinde, aktarıldığında onun olumlu-olumsuz enerjisinden, anında etkilenmekte.

Fotoğraflardaki dondurulmuş sulara fotoğrafları çekilmeden önce ya sözel olarak veya şişenin üstüne yazılarak resimlerin altındaki kelimeler yüklenilmiş. Suyun kelimelerin manalarının enerjisini kopyalayıp, görüntü olarak verdiği yansıma gerçekten hayret verici.

Yapılan araştırmada suya müzik de çalınmış, film de oynatılmış. Örneklerde kelimelerin ve müziğin etkisini görebiliyorsunuz. Film oynatıldığında da korku filmlerinin, şiddet içeren filmlerin kötü bir etkisi olup şekil bozuklukları oluşmuş. (Bu yüzden böylesi filmleri hiç seyretmemenizi tavsiye ederim. Özellikle uykudan hemen önce yapılan şeyler bilinçaltına daha çabuk yerleşir ve etkiler.)

Su hücreler arası bilgi alışverişini sağlar. Gün içinde düşündüğünüz ve söylediğiniz her şey tüm hücrelerinizi etkiler, çünkü bedeninizdeki su bunların enerjisini kopyalayıp hücrelere dağıtır.

Aslında düşündüğünüz, konuştuğunuz ve yaşadığınız şeyler olursunuz, bedeninizi de etkilersiniz. “Ben hep hasta olurum.” derseniz içinizde dolaşan su o kaliteye bürünüp bunu hücrelere yansıtır. “Beni hasta ediyorsun, seni öldüreceğim” cümlesi yüklenilmiş olan suyun fotoğrafına resim bölümünde yer verdik.

Bu gerçekler ışığında, lütfen kendinize ve çevrenizdeki tüm canlılara olabilidiğince sevgi, hoşgörü ve nezaketle yaklaşın… Kaba ve çirkin davranışlar ve seslerden cansız zannettiğimiz suyun ne denli kötü etkilendiği fotolarda açıkça görülebiliyor. İletişime geçtiğimiz tüm canlıların bünyesinde fazlasıyla bulunan su her tür etkiden olumlu veya olumsuz etkilenmektedir. Şunu unutmayalım ki, “Düşündüğümüz, konuştuğumuz, baktığımız ve dinlediklerimizin yansıttığı kalitede” yaşarız.

Alıntıdır

Kaynak: hobitat.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir