Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhun Eyüpoğlu, meme kanserinin oldukça sık görülen bir hastalık olduğunu belirterek, “Ama erken tanı ve iyi bir tedaviyle de yüz güldürücü sonuçların alındığı bir hastalık. Ayrıca doğum yapan ve çocuk emziren kadınların meme kanserine yakalanma riski de daha azdır.” dedi.
Eyüpoğlu, “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” dolayısıyla yaptığı açıklamada, meme kanserinin kadınlarda görülme sıklığının 8’de bir olduğunu belirtti.
Her 8 kadından birinde meme kanserine rastlanabildiğini ifade eden Eyüpoğlu, “Erkeklerde de meme kanserine rastlanma olasılığı var ama bu kadınlara oranla yüzde bir civarında.” diye konuştu.
Erkekte meme kanserinin çok sık görülmediğini ancak olduğunda çok hızlı ilerlediğini ve kontrol edilmesinin oldukça zorlaştığını aktaran Eyüpoğlu, şöyle devam etti:
“Meme kanserine bakıldığında diğer kanserlerin etyolojisine benzer birtakım şeyler görüyoruz. Mesela obezite meme kanserini tetikleyici bir faktör olarak görülüyor. Örneğin alkol tüketimi. Günde iki kadehten fazla şarap tüketimi keza tetikleyici unsurlar arasında görülüyor. Özellikle anne tarafından birinci derece yakınlarında meme kanseri olanlarda hastalığın görülme sıklığı normal popülasyona göre 4-5 kat daha fazla. Yani o zaman anne, kız kardeş, teyze gibi birinci derece yakınlarında meme kanseri olanlar daha dikkatli olmalı. İyi huylu kistleri de daha yakından takip etmek, gerekiyorsa da genetik çalışmayla gelecekte meme kanserine yakalanma olasılıkları nedir, bunlara da bakmak lazım.”
“Yeşil ve portakal renkli gıdaları tüketin”
Prof. Dr. Eyüpoğlu, meme kanserinde beslenme biçiminin de çok önemli olduğunu dile getirerek, “Yeşil, portakal renkli diyebileceğimiz gıdaların tüketilmesi önemlidir. Örneğin E ve C vitaminlerinin yoğunluğu meme kanserine karşı genelde olduğu gibi bir koruyuculuk sağlamakta.” ifadelerini kullandı.
Transyağ, kırmızı et gibi ürünlerin aşırı tüketiminin de meme kanserinde tetikleyici unsurlar olduğuna işaret eden Eyüpoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Erken adet yaşıyla, adetten geç kesilme gibi durumlar da çok önemli. Çok erken yaşta başlayıp çok uzun seneler devam eden bir mens döneminden sonra meme kanseri riskinin biraz daha artmış olduğunu görüyoruz. Çünkü östrojen hormonunun etkinliği bunlarda daha fazla oluyor. Baktığımız zaman bunların hepsi dikkat edilmesi gereken unsurlar haline geliyor.”
Prof. Dr. Eyüpoğlu, tespit edilen her kistin kanser habercisi olmadığını, memenin birçok selim hastalığının da bulunduğunu vurgulayarak, fibrokist, adenom, meme içi lenf bezlerinin büyüyüp, şişmeleri gibi iyi tabiatlı olan birçok patolojiyle de karşılaşılabileceğini söyledi.
Özellikle fibrokistlerin birçok kadında karşılaşılan patolojiler olduğuna işaret eden Eyüpoğlu, şöyle devam etti:
“Bunların içerisindeki sıvıların ya da katı kısımların ne kadar yoğun olduğu ve sayısı önemli. Bazen takip etmek zorunda kaldığımız büyük kistler olabiliyor. Bunların içerisindeki sıvılardan örneklemeler yapabiliyoruz. Önemli olan memede görülebilecek patolojilerde iyi ve kötü huylu ayrımını iyi yapabilmek. Çünkü kötü huylularda kısa zamanda vücudun diğer bölgelerine giden ve sorunu genel bir hastalık haline getiren bir gidişat söz konusu. İyi huylu tümörlerde lokal olarak büyüme söz konusu. Müdahaleyle de hastalığı sona erdirebiliyorsunuz. Bu nedenle erkenden tanı gerçekten çok önemli.”
“Ailesinde meme kanseri olanlar daha dikkatli olmalı”
Bazen de memede bir kitle olmamasına rağmen, rutin kontrol ve takiplerde, çok küçük boyutlarda kireçlenme odakları saptadıklarını aktaran Eyüpoğlu, bunların kanser öncüsü birtakım lezyonlar olduğunu ancak kanser tanısı için diziliş, şekil ve sayılarının da önem arz ettiğini söyledi.
Eyüpoğlu, 20 yaş sonrasındaki kadınların ayda bir kez el muayenesiyle kendilerini kontrol etmelerini, 40 yaş sonrasında da yılda bir mamografi ve ultrasonografi çektirip, klinik muayene yaptırmalarını önererek, şunları kaydetti:
“Ailesinde meme kanseri olan hanımlarda bu takiplerin daha sık yapılması gerekmektedir. Meme kanseri oldukça sık görülen ama erken tanı ve iyi bir tedaviyle de yüz güldürücü sonuçların alındığı bir hastalık. Ayrıca doğum yapan ve çocuk emziren kadınların meme kanserine yakalanma riski daha azdır. Çünkü hamilelik dönemi östrojen etkisinin artık minimale indiği bir dönemdir. Dolayısıyla hamilelik ve emzirmenin meme kanserinden koruyucu bir etkiye sahip olduğunu belirtebiliriz.” AA