Türk mutfak kültürüne ait en eski lezzetlerden olan beyran çorbası, içindeki kuzu eti, sirkesi, baharatı ve bol sarımsağıyla yaz-kış bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Sofralardaki “şifa kaynağı” olarak da bilinen beyran çorbasını, Gaziantep’in birbirinden leziz yemeklerini konukları ile buluşturan kalite mekanlarda bulabilirsiniz.
Türk mutfağının en eski lezzetlerinden biri olan beyran çorbası, içindeki kuzu eti, sirkesi, baharatı ve bol sarımsağıyla özellikle kış mevsimince yaşanan grip, nezle ve soğuk havaya bağlı hastalıklara karşı bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara şifa oluyor.
Gaziantep’te eski usülü tercih edenler için kahvaltıların vazgeçilmezi beyran çorbasının kerameti, çok kuvvetli harlı ateşte pişirilmesinin yanı sıra içine kuzu eti, sirke, baharat ve bol sarımsak konulması.
Gaziantep’in kış kahvaltılarının olmazsa olmazlarından olan beyran çorbasının birçok özelliği var tabi ki…
Beyran, bakır sahanlarda tek tek hazırlanıyor usül gereği; içine konulan etin yanısıra pul biberi de özel olarak seçiliyor.
Peki Beyran çorbası nasıl pişirilir:
Beyran hazırlanması kolay bir yemektir. Az yağlı kuzu kolu akşamdan kısık ateşte pişirilir. Pişen et kemikten ayrılır. Pirinç bol suda nişastasından ayrılıncaya kadar iyice haşlanır. Beyran çorbasında biber de neredeyse eti kadar önemlidir. Çorbaya acı ve renk veren şifa kaynağı pul biber, özellikle ilk hasattan üretilen biberlerden seçilirse daha iyi sonuç alınır.
Et suyundan alınan kaşıkla alınan bir miktar yağ, bakır sahana konur, (midesinde problem olanlar yağı yakmamaya dikkat etmelidir) ardından üzerine biber eklenir. Daha sonra bol suda iyice haşlanan pirinç tencereye eklenir. Daha sonra üzerine önceden hazırlayıp kemiğinden ayrılan kuzu eti tencereye konulur. Dibekte veya sarmısak ezici ile dövülerek ezilmiş sarmısak yemeğe ilave edildikteen pul biberin renk verinceye pişirmeye devam edilir. Pul biber yemeğe renk verince önceden hazırlanan et suyu yavaş yavaş yemeğe eklenir. Böylece, Beyran üç aşamada tamamlanır.
İlave edilen et suyu iyice kaynatılır. Yemek hazırlanırken en son olarak karabiber eklenir. Karabiber yemeğe erken konursa beyranı siyahlaştırabilir.
Geleneksel olarak Beyran bakır sahanlarda hazırlanır Gaziantep’te…
Bakır sahanda pişen yemeklerin daha sağlıklı ve lezzetli olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak kullanım güçlüğü ve bu kapların belli zaman aralıkları ile kalaylanması mecburiyeti nedeniyle son yıllarda Bakır sahanda yemek pişirme geleneği evlerde terkedilmiştir. Ancak lüks restoranlarda geleneksel yemeklerin pişirilmesinde hala bakır tencereler kullanılmaktadır. Beyran, bağışıklık sistemini güçlendiren, içenleri gript, nezle, gibi kış hastalıklarından ve halsizlikten koruyan bir çorbadır. Üzerine limon sıkılarak içilirse farklı bir lezzet kazanır ve tansiyonu dengeler. Özellikle vücudun bağışıklık sisteminin zayıfladığı kış günlerinde ilaç gibi gelir. Beyran çorbasında bağışıklık sistemini güçlendiren unsurların en önemlisi kemik suyudur.
Gaziantep yemek kültürü tarihi özelliklere sahiptir
Gaziantep mutfağı, Şehrin İpek Yolu üzerinde olması, tarihin her devrinde yerleşim olan verimli topraklarda bulunması ve büyük göçler alması yine şehrin sınai ve ticari merkez olması nedeniyle tarihi bir geleneğe sahiptir. Ticarette, siyasette, kültürde ve mutfakta yani lezzetin başkentidir bölgede adeta eski dönemlerde Gaziantep… Beyran çorbası da tarihi bir mutfak geleneğinin parçasıdır aslında… Beyran çorbası içenin o gün hem verimli hem de dinç olacağına inanılır Antep’te… “Sabahları kuvvetli yemek gerek”demişler.” prensibinden hareketle Antepliler de sabah kahvaltısı sofralarından Beyranı eksik etmiyorlar.
Özelllikle çocuklara beyran içirmek gerek
Beyran çok kolay hazırlanan bir yemektir. Ev hanımlarının yapmaları gereken sadece, kuzu etini akşamdan kısık ateşte haşlayıp hazırlamak. Öte yanı sabah yaptıkları herhangi bir çorba kadar basittir. Beyran çocukların bağışıklık sistemi ve kemik gelişimi yönünden son derece faydalı bir çorbadır. İçersindeki kemik suyu faktörü göz önüne alındığında genç yaşlı tüm kadınların kemik erimesi yani osteoporoz sorununa da şifa olacağı unutulmamalıdır. Yemek kültürümüzü yaşatabilirsek hastalıklardan korunmak ve daha sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum olmak mümkündür. İşlenmiş mamuller ve kimyasal katkılar içeren hazır gıdalar veya yabancı menşeli yemekler yerine kendi mutfak kültürümüzü ve milli yemeklerimizi ne kadar çok tercih edersek, o kadar sağlıklı olabiliriz.